Oyuncu CEREN BENDERLİOĞLU ile söyleştik


Oyuncu CEREN BENDERLİOĞLU ile söyleştik

Radyo Televizyon bölümünde lisans diploması sahibi Ceren Benderlioğlu, çocukluk hayali olan oyunculuğa öğrencilik yıllarında dizilerde rol alarak başladı. Gerçekten oynadığı dizileri saymaya kalksak sütunlar yetmez. Ama dizi tutkunları onu "Aslı ile Kerem", "Ekmek Teknesi", "Gülbeyaz", "Şarkılar Seni Söyler", "Sayın Bakanım", "Savcının Karısı", Doktorlar", "Adanalı", "İçimdeki Fırtına", "Şahsiyet", "Bir Deli Rüzgar", "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" ve "İçimizdeki Ateş" dizilerinde severek izledi. 

Ayrıca kariyerinin başından bu yana, "Yol Palas Cinayeti", "Keloğlan Kara Prens'e Karşı" ve "Hop Dedik" adlı uzun metrajlı filmlerinde de güzel rollerde yer aldı. Meslektaşı Emir Benderlioğlu ile evli olan, kariyeri ile evliliğini başarıyla yürüten nadir ünlüerden olan Ceren Benderlioğlu'nun Nur adlı bir kız çocuğu var. “Her sabah güne yepyeni hayallerimle uyanıyorum. Neleri nasıl başardığımı görüp bir kez daha şükrediyorum" diyen oyuncu ile siz okurlarımız için söyleştik...

Hem okudunuz hem kariyer yaptınız. Zor olmadı mı?

Her iş gibi bu da zorlu bir süreçti. Ancak ben çok daha küçükken oyunculuk hayali kurmaya başlamıştım. Kendimi bildim bileli hayalim buydu ve okul seçimimin mesleğime destek olması adınaydı.

Birçokları gibi okulu boşlayabilirdiniz...

Tabii ki. Eğitim olmadan hiçbir şeyin kalıcı olmadığına inananlardanım. Üstelik bu fikrim bir kere eğitim aldım bitti gibi bir şey de değildir. Sürekli öğrenmek ve gelişmek adına yapılan bir eylem. O zamanlar Edirne'ye gidip gelmek yorucu bir koşturma gibi gelse de özellikle sinema derslerinde yaptığımız analizler, izlediğimiz filmleri eleştirmek, anlamaya çalışmak, karakterleri analiz etmek gelişmem için gerçekten çok önemliydi.

O zaman okulunda aldığın eğitim mesleğine önemli katkı yapmış diyebiliriz...

Yapmaz olur mu?.. Aldığım senaryo, kamera, görüntü ve montaj dersleri, yaptığım işin matematiğini öğrenmemi sağladı. O dönem bir şeyler kesin katmıştır ama şimdi bakınca öğrendiğim birçok şeyin temeli o günlerde atılmış diyebilirim.

Son dizi projeniz "İçimizdeki Ateş" idi. O günden bu yana neler yaptınız?

İçlerinde en kapsamlı olan işim, vizyona girmeyi bekleyen bir sinema filmiydi. Ayrıca televizyona yaptığım birkaç iş dışında spora çok ağırlık verdim. Çok uzun zamandır koşmak istiyordum ama buna ayıracak sağlıklı bir zamanım yoktu. Dostlarıma, aileme, arkadaşlarıma en önemlisi de kendime zaman ayırdım, kendimle oldum. Bu arada yakın zamanda YouTube kanalım açıldı. Uzaktan aslında sakin bir dönem geçirmişim gibi gözükse de çok güzel tohumlar ektim.

Birçok oyuncu gibi siz de tiyatro sahnelerinde varsınız. Bu oyun ve rolünüz hakkınnda bilgi verir misiniz?

Evet çok güzel bir oyunda rol aldım. Yakında prömiyeri yapılacak. Ve tarih yaklaştıkça beni bir heyecan basıyor ki sormayın! Taner Barlas’ın yazıp yönettiği Sabahattin Ali’nin unutulmaz romanı ‘Kürk Mantolu Madonna’dan aynı adla uyarlanan oyunda "Maria Puder" olarak  sahneye çıkmaya hazırlanıyorum.

Biraz da özel hayatınıza dair sorular soralım... Bir gününüz nasıl geçiyor?

Gün kızımın ihtiyaçlarıyla başlıyor. Onu servise bildirdikten sonra hemen beş kilometre koşuma çıkıyorum. Haftada dört ya da beş gün tamamen programa göre kar kış demeden koştuğum ekip arkadaşlarım var. Onun haricinde haftada üç gün yüksek yoğunluklu antrenman yapıyorum. Saat 6:30 gibi en geç uyandığım için evin işleri daha kızımı uyandırmadan bitmiş oluyor ve öğlen 12’ye gelmeden sporum da bittiği için öğleden sonrası eğitimime, işime ve kendime ayırmış oluyorum.

Sosyal hayat... Gece hayatı!..

Doğrusunu isterseniz akşamları pek sevmem dışarı çıkmayı. Ancak işimin gereği gitmem gereken davetler organizasyonlar olduğunda bile en geç yarımda yatakta olmaya dikkat ediyorum. Mutlaka ayda iki ya da üç oyun seyretmeye, iyi filmleri kaçırmamaya dikkat ediyorum.

Annelik zorluyor mu?

Planlı davranırsanız pek zorlanmazsınız. Zaman yönetimi özellikle anne olduktan sonra çok önemli. Aksine bir kadını disipline eden bir şey annelik. Tabii ki televizyona iş yaparken programım set saatlerine göre ayarlanıyor ama orada da bunların hepsini yapmak için garip bir heyecan ve tutku geliyor.

Yaklaşık on üç yıldır evlisiniz ve bir kız evladınız var. Mutlu ve başarılı evliliğin sırrı nedir?

İşin başında uyum gelir. Karakter yatkınlığı çok önemlidir. İkimiz de sakinliği seviyoruz, yüksek sesi ve karmaşayı sevmiyoruz. Kalabalıkta da yalnızlıkta da birbirimizi duyabiliyoruz. Onun sevmediği, benim sevdiğim şeylere saygımız var. Her şeyden önemlisi çok fazla hobimiz ve ilgi alanlarımız var bizi besleyen.

Hiç sıkıntı çıkmaz mı?

Her insan gibi bizim de anlaşlazlık yaşadığımız durumlar oluyor. Tabi ki tartışmalar ve kavgalar oluyor ama henüz bir saatin ötesine taşan dargınlığımız olmadı, ikimiz de ‘inat ve dediğim dedik’ karakterlere de sahip olsak, özür dilemeyi ve ‘seni seviyorum’ demeyi eksik edemiyoruz. Yapbozun iki parçasıyız ve birbirimize uyumlanmayı öğrendik.

Eşinizde oyuncu. İki oyuncu olarak işi ve işle ilgili sorunları eve taşır mısınız?

Evde bizi o kadar büyük sorumluluklar bekliyor ki iş konuşmaya vakit kalmıyor. Zaten işi eve taşırsanız huzursuzlukları ve sıkıntıları da peşi sıra sürükler.

Ya oyuncu olmasaydınız?..

Bunu ben de çok düşündüm ama kendimi oyunculuk mesleğinden başka bir meslekte göremiyorum. Yayına Hazırlayan: CANAN CANGERT

 

Yorumlar

Yorum Gönder